6 Şubat 2014 Perşembe

Zihin Kontrolü ve Psişik Yetenekler




Merhaba Arkadaşlar. Kimisine göre Zihin kontrolü, Telekinezi veya Astral seyahat Bilime girer girmez orası tartışılır.

ZİHİN KONTROLÜNÜN GÜCÜ
TELEKİNEZİ
ASTRAL SEYAHAT


ZİHİN KONTROLÜNÜN GÜCÜ

İnsan bir arayışta. Karşısındakinin düşüncelerini okumak için bir makine geliştirmek istiyor. Şimdiye kadar bazı önemli başarılar yakalandı fakat zihnin kontrolüne ne kadar yaklaşabildik?

Bir teröristin zihnini, saldırmadan önce okuyabilecek bir makine...
Düşünerek istediği bir telefonu çaldırabilen bir adam.


Bu teknoloji, zihnin çok önemli şeyler yapabilmesini mümkün kılıyor.

Bir insanın zihnini okumak ve kontrol etmek, belki de bir başkasının sahip olmasını istemeyeceğiniz bir güçtür. Patronunuzun düşüncelerinizi okuyabildiğini bir düşünün. Ya da baş düşmanınızın niyetinizi görebildiğini hayal edin.


X-Men'in yaratıcısı, telepati gücünü kullanarak insanların zihinlerini rızalarını alarak okuyor, kontrol ediyor ve etkiliyor.
Bir başka örnek ile;
Hollywood ise zihin kontrolüne başka bir örnek attı.


1962 yılında çekilen "Mançuryalı aday" filmi, Kore savaşı sırasında, Koministler tarafından ele geçirilip beyni yıkanmış ve uzaktan kumanda ile çalışan bir askeri anlatıyor. Asker eve döndükten sonra kendi rızasıyla Amerikan Başkan adayını öldürmeye programlanmış bir suikastçi olmuştur.


Acaba kafatasımızın içinde beyin dediğimiz jöleye benzer gizemli, kıvrımlı yumrunun kontrolünü ele geçirebilir miyiz?

Şu anda bilim insanları, kimi gizli, kimi açık zihni okumak için en önemli ilk adımı atmak için uğraşıyor. Ama nasıl?
Beynin karmaşık yapısı, var olan bütün bilgisayarlardan daha üstün. İnsan beyninde aşağı yukarı 100 milyar sinir hücresi ya da nöron bulunuyor. Samanyolundaki yıldızlar kadar çok nerdeyse. Bu hücrelerin hepsi, içinde negatif elektrik yükü barındırıyor. Hücre zarının dışındada bir pozitif yük bulunuyor. Özünde minicik bir akü meydana gelmiş oluyor.

Kafamızın içindeki sinir hücrelerinin hepsi telefon konuşmasına benzer şekilde ilişkidedir. Yanlarındakilerle konuşurlar. Nörondan geçen bu bilgi, komşuları tarafından duyulur ve beynimizin içinde çok karmaşık bir sinyal işlemine yok açar.

Beynin bilgiyi nasıl işlediğine dair şifreyi kırmanın ilk önemli adımı , hepsi aynı anda gerçekleşen bu milyonlarca telefon konuşmasına benzer görüşmeyi dinleyebilmektir. Bilgi beynin içinden geçerken nöronlar arasındaki bu elektriksel etki duyulabilmektedir.
Yani bu sesleri duyabiliyoruz, ama nasıl tercüme edeceğiz? Bir insanın ne düşündüğünü nasıl anlayacağız?

Brown Üniversitesinde, zihne yerleştirilen minicik bilgisayar çipleriyle nöron faliyetlerini bilgisayara ileterek zihin okuma çalışmaları yapılıyor. Bilim
Bilim insanları artık beynimizi bilgisayara bağlıyabiliyor. Amaçları zihinsel engellilere yardımcı olabilmek.
Aynı elektro dizisine sahip, asprin boyutlarında 100 elektro dizisi beynin üst kısmına takılıyor.


Bu minik çip, hareketlendikleri anda 100 farklı nöronu gözlüyor. Hareket modeli ise bu şebeke üzerinde gösterilmiş. 


Bu minik çip, bir insanın beynine yerleştirilebiliyor. Çip elektriksel etkileri topluyor, özel olarak geliştirilmiş bir yazılımlada kişinin yapmak istediği hareketler yorumlanabiliyor. Özünde bu çip, kişinin düşüncelerini okuyor diyebiliriz. Tıpkı bir bilgisayarın sesi tanıması ve söylediklerini tercüme etmesi gibi.

Bu teknoloji, mükemmelleştirildiğinde beyin dalgalarını okumak kablosuz bir bilgisayar bağlantısı kadar sıradan bir şey olacak. İnsanların makineleri sadece düşünceleriyle hareket ettirebilecekleri bir dünya yolundayız. Ama eğer makineleri kontrol edebiliyorsak makinelerde bizi kontrol edebilir. Acaba hepimiz zihin kontrol eden makineler tarafından robo-insan konumuna mı geleceğiz ?

Yapılan bir deneyle maymunun beynine çip yerleştiriyorlar. Maymunda ise 15 kiloluk mekanik bir kol var. Yani maymundan 3 kat daha ağır. İkisini birbirine bağlayan tek şey ise maymunun beynine yerleştirilen cihaz. Maymuna yiyecek sunuluyor. Deney şu:

Maymun sadece düşüncelerini kontrol ederek , mekanik kolu hareket ettirip yiyeceği alacak mı ?


Nörobiyoloji Profesörü Andrew Schwartz demiş ki
Yaptığımız şu; maymunun beynindeki faliyeti kaydederek bu sinyalleri başka odadaki bir bilgisayara gönderiyoruz. Bilgisayar bu sinyalleri çeviriyor ve robot kola emir göndererek hareket ettiriyor. Maymunun öğrenmesi gereken şey ise "Nöral aktivite" ile robot kolu istediği şekilde hareket ettirmek. Kurabiyeyi koyduğumuz yere doğru kolu hareket ettirmek istiyor. Kolu hareket ettiriyor ve kurabiyeyi alıyor. Sonra ağzına götürüp yiyor.






Maymun, zihin kontrolü sayesinde isteyerek bir nesneyi kontrol edebiliyor. Ama en az bunun kadar şaşırtıcı olanı ise maymunun mekanik kolu, kendi kolu sanması.

Zihin ile makine arasındaki sınır yok olunca gelecekteki uygulamaları hayal edebilirsiniz.



Editör Şefi John Rennie demiş ki
Gelecekte, bir tür süper asker olacağını düşünün. Öteki askerlere veya karargaha bir şekilde bağlı olsunlar. Yani telepatik olarak emir alabilsinler. Bu iletişimde bam başka bir boyut demektir . Peki ama geleceğin hackerları (Hekırları) bir şekilde kafalarımızın içindekileri okuyabilseler ve bütün sırlarımızı alsalar , başkalarının kafataslarımıza girmesini önlemek için acaba "Zihinsel Koruma Duvarları Smart Security" mı yaratmamız gerekecek.



Smart Security'i umarım ciddiye almamışsınızdır. Evet, sanal bir zihinsel dünya oluşturmak istiyorsak pekala bununda anti-sistemleri olmak zorunda.

Belkide birine, beynimize takılmış bir çip aracılığıyla sadece düşünerek mesaj gönderebileceğiniz gün çok yakındır. (Düşünsenize, mesajınızda kıza henüz teklif etmek istemiyorsunuz, ama düşündüğünüz için göndermiş oluyorsunuz. Tabi böyle aksaklıklarda olabilir.)

Zihin kontrolünün potansiyeli açıkca ortada. Düşman baskı altına alınabilir ya da ateş etmeden pasifleştirilebilir. Ama bu teknolojiyle daha iyi bir Dünya yaratmak mümkün mü ? İnsanların davranışlarını kontrol ederek saldırganlığı önlediğinizi düşünün. Bu Dünya barışına dair ütopyacı bakış. Ama eğer doğal davranışımıza dönük kullanılmazsa böyle bir şeye maruz kalırsak insanlıktan çıkabiliriz.

Bilimle bilim kurgu arasındaki sır buharlaştı. Teknoloji tarafsızdır. Teknolojinin iyiye veya kötüye kullanımı, kullanıcının niyetine bağlıdır.

Evet arkadaşlar, bu yazımda Zihin kontrolünü sağlayan, üzerinde çalışılan teknolojiyi anlattım. Bir daha ki yazımda fırsat bulabilirsem Telekinezi ve Astral Seyehati beraber vereceğim. Zihin kontrolünün sağlanmasıyla akılda oluşan sorularda var:

Çipler kontrolden çıkarsa ne olur ?
O bilgisayar çipleri kontrol altına alırsa ne olur ?
Çipleri veya çipleri kontrol eden bilgisayar sistemini Hacker ele geçirirse ne olur ?


PSİŞİK YETENEKLER

TELEKİNEZİ
HİPNOZ
ASTRAL SEYAHAT
PSİ WHEEL

TELEKİNEZİ


Henüz gerçek olup olmadığı bile tartışılıyor.
Telekinezi terimi Yunanca "uzak" anlamındaki "tele" sözcüğü ile "hareket" anlamındaki "kinesis" sözcüklerinden türetilmiştir. Telekinezi, nesneleri herhangi bir araç veya elinizi kullanmadan sadece zihninizi kullanarak hareket ettirebildiğiniz, bükebildiğiniz, parçalayabildiğiniz, bir başka iddia ile canlıları öldürebilme yeteneğinidir.

Telekinezi ile insan öldürülür mü? Orası tartışılır, çünkü telekinezi ile en az 1 sene olmak şartıyla 10 senenizi doldurmadan bir nesneyi ordan oraya fıldır fıldır döndüremezsiniz. İnternette bir çok teknikler, hatta belli başlı teknikleri öğretmek amacıyla siteler bile açılmıştır.
Peki nedir bu Telekinezi? Bir şeytan ayini mi? Kara büyü mü?

Telekinezi deneylerinde en başarılı sonuçların alındığı isimler Rus psişik Nina Kulagina ve
İsrail'li psişik Uri Geller'dir. 1968'de Moskova'da yapılan Uluslararası
Parapsikoloji Konferansı Dr. Leonid L. Vasiliev'in Kulagina ile yaptığı telekinezi deneylerinin bilim çevrelerinde duyulmasını sağlamıştır.

Telekinezi engelliler açısından büyük önem taşımaktadır. Zihin kontrolü ile ilgili yazımda engellilerin beyinlerine çip takılarak mekanik bir kolu veya bacaklarını kullanabileceklerini söylemiştim. Ama zihinlerindeki bu gücü açığa çıkarıp kendi lehine kullanırsa bütün bu uğraşlara gerek kalır mı ? Kılını dahi kıpırdatmadan, sadece odaklanarak istediği eşyayı yanına getirecek. Muhteşem bir şey!

İddialara göre bu psişik yetenek herkesde vardır. Tıpkı yürümek, koşmak gibi. Fakat onu açığa çıkarmak sizin elinizde.

Telekinezi Teknikleri (Profesyonel kişilerden öneriler)


Ortamda sadece o cismin ve sizin olduğunuza odaklanın(ilerledikçe buna gerek kalmayacak). Ona odaklanın. Yavaş yavaş onu benimseyin ve onu sizin bir parçanızmış gibi düşünün. Sanki ona her istediğinizi yaptırabileceksiniz gibi. O sizin bir uzvunuz gibi. Bunu iyice benimseyin. Onun sizin bir parçanız olduğuna inandığınız vakit durun. Bırakın çalışmaları başka şeylere yönelin. Sonra boş bir vaktinizde bir daha buna yönelin. Bunu birkaç gün boyunca yenileyin ama bu kabullenmeler sırasında asla deneme yapmayın. Kendinizi hazır hissettiğiniz bir gün yine cismin karşısına geçin ve ona bakın. Onun tekrar sizin bir parçanız olduğunu düşünün. Buna inanın ve zamanı geldiğinde ona emrinizi verin. Hareket etmesini isteyin.


HİPNOZ



Sizi bilmem ama Hipnoz repliklerine hep komedi filmlerinde rastladım. Bir kişi herhangi bir konuda ikna etmek için cebinizden çıkardığınız saati gözünün önünde 5 saniye sallıyorsunuz ve o kişi istediğinizi yapıyor.
Peki bu hipnoz nerden türedi?

Hypnos'e kelimesini ilk defa ingiliz doktor Braid kullanmıştır. Kendisine bu konuda yunan mitolojisi kaynaklık etmiştir.Yunan mitolojisinde Hypnos kelimesi şu şekilde geçmektedir. " Yunan mitolojisinin uyku tanrısı 'HYPNOSE' Gece'nin Oğlu ve Ölüm 'ün (Thanatas) kardeşidir.
Hyp-no-sis / isim (çoğulu-ses) Bir şahıs tarafından diğer bir şahsın hareketlerini kontrol edebilir şekilde derin uykuya benzer bir duruma sokulması halidir. Hypnos: Yunan mitolojisinde uyku tanrısıdır.

Sözle, bakışla telkin yapılarak meydana getirilen bir çeşit uyku hali . Bu halde uyuyan kimse (denek) uyutanın etki ve telkinlerine açık, fakat dış dünyanın başka etkilerine karşı kapalıdır. Saruman bu tekniği sık sık kullanır.
Tıp alanında ise mekanik, fiziksel veya ruhsal yollarla yahut kimyasal maddelerle sağlanan suni uykudur. (Kimyasal maddelerle yapılan hypnosa genellikle narkoz adı verilir.)

Hipnoz yanlış inanç, mistisizm ve ihmal tarafından sıklıkla gölgelenen ve tahrip edilen büyüleyici bir konudur. Eğlence ve zevk için yapılan hipnozun; hipnoterapiyle olan ilgisi, astroloji ya da astronomiyle olan ilgisinden daha fazla değildir. Hipnoz kelimesi pekçok kişinin aklına modası geçmiş önyargılar, tabular ve yanlış inanışlar getirir. Bazı hekimler özellikle az tecrübeli ya da tecrübesiz olanlar bunu hemen ayıplarlar.
Hipnoz çok eski bir sanattır, ilk defa hristiyanlığın ortaya çıkışından evvelki zamanlarda büyücülük, din ve tıp bir arada uygulanıyorken kullanılmıştır. Hipnozun bazı teorik yönleri hâlâ tartışmalıdır ve izah edilememiştir. Ancak hipnoz tıpta bu durumda olan tek konu değildir.

Hipnoterapi, psikoterapiye yön ve hız veren etkili bir multifonksiyonel tekniktir. Geçen yirmi yıl içerisinde hipnozun tıpta kıymetli bir tedavi yöntemi olduğu görüşü oldukça taratfar toplamıştır.
Hipnoza karşı batıl inançlarla ve kuşkuyla bakılan çağ, terapotik (tedavi) kıymetinin anlaşılmasıyla ortadan kalkıyor.

Bazı akıllıca seçilmiş vakalarda, başka hiçbir tedavi formu hipnoz gibi hızlı ve yararlı sonuçlar vermez. Hem sadece destekleyici ya da şikayetlerin giderilmesi (semptomatik) amaçla, hem de hastalık sebepleri olan (etiyolojik faktör olan) bilinçaltı güdülerinin ve sorunlarının ortaya çıkarılması amacıyla kullanılan psikoterapide hipnoz, hekime hızlı ve etkili sonuçlar elde etmede çok kıymetli fayda sağlar.
Uzun bir süreden beri psikoterapistler zihinle vücudun ayrı olmadığını söylüyorlar. Hem sıhhatteyken hem de hastayken akıl ve vücut tek bir ünitedir. Herhangi bir bedensel (somatik) hastalığı pür somatik ya da herhangi bir psişik durumu tamamen psişik kabul etmek hatalıdır.

Akıl ve vücut öylesine içiçe ilişkili ünitelerdir ki, emosyonel bir refleks reaksiyon olmaksızın psişik bir değişiklik olmaz, bunun tersi, vücudu etkilemeden hiçbir psişik değişme meydana gelemez. Bundan dolayı organik ve fonksiyonel hastalıklar önemli ölçüde birbirinin üstüne biner.
Şiddetli ruhsal ve fiziksel unsurlar taşıyan kombine hastalıklarda en akılcı tedavi formu tıbbi veya cerahhi tedaviyle birlikte psikoterapidir.


ASTRAL SEYAHAT


İstisnasız herkes, uyuduğunda düşük güç düzeyinde bir projeksiyonla bedeninden ayrılır. Astral beden, birkaç santim yükseklikte fiziksel beden üzerinde uçan balon gibi asılı durarak onun uyku pozisyonunu taklit eder ve daha ileri gitmez. Bir kere astral beden fizik bedenden ayrıldı mı, rüyalar yaratmada özgür kalır. Bu bizim aşina olduğumuz doğal (uyku,rüya) sürecidir. Bu esnada dünyanın kollektif rüya bilincine gömülürsünüz. Bu ''Rüya havuzu'' seviyelere ayrılmıştır. Hangi türde bir insan olmanıza bağlı olarak, ruhsal, ahlaki ilerleme vs... ilgili olduğunuz seviyeye kendinizi ayarlarsınız. Bu seviyeler genelde ''Planlar” (“düzlemler”) veya alt planlar olarak bilinir. Bu analojide hiçbir sorun yoktur yalnız tüm konsepti anlamakta şeyleri birbirine karıştırabilir.

Eğer uyku projeksiyonu esnasında farkındalık sağlayabilirseniz, bir lusid rüya gibi onu kontrol altına alır ve planlar arasında hareket edebilirsiniz. Eğer düşünceyi kontrol altına alabilirseniz gerçek dünyaya dönüp bir astral form olarak gerçek dünyada iş göremezsiniz. Rüya havuzlarının veya astral planların baş döndürücü dünyasındasınızdır ve burada herşey mümkündür ama hiçbirşey inandırıcı değildir.
''Tamamen bilinçli'' bir astral form projeksiyonu yaptığınızda astral dünyaya değil fiziksel dünyaya projeksiyon yapmış olursunuz. Bu uzun zamandan beri yanlış anlaşılmıştır. Genelde bir astral projeksiyon olarak düşünülen şey bugün Lusid rüya olarak adlandırılabilir ki bu tamamen farklı bişeydir.

Teknikler

Rahatlama 

Bir tüm vücut rahatlatma egzersizini öğrenmelisiniz. Eğer bir tane biliyorsanız, bu uyarlanabilir. Bir sandalyeye oturun ve rahatlayın. Ayaklardan başlayarak gerin ve gevşetin. Uyluklar, kalçalar, mide, göğüs, boyun ve yüzle devam edin. Tamamen rahatlamış olduğunuzu hissedene kadar bunu üzerinden birkaç defa geçin. Bu esnada Derin ve yavaşça nefes alın ve solumun yolu ile alıp verdiğiniz havanın farkında olun

Zihinsel Eller

Bir çift ''Zihinsel eller''e sahip olduğunuzu hayal edin. Bu ellerle kendinizi ayaklarınızdan yukarı bacaklarınıza doğru tekrar tekrar sıvazlayın. Onların sizi sakinleştirdiğini ve rahatlattığını hissedin. Çakralara özel önem göstererek bunu gövdenizin merkezine kadar devam ettirin. Zihinsel eller metodu, aynı zamanda bilinç noktanızı değişik vücut parçalarına odaklaya alışmanızı sağlayacaktır. Bu, zihinsel eller tekniğine kendinizden verebildiğiniz kadar verin.

Enerji arttırma 

Zihinsel ellerinizi bacaklarınızdan yukarı doğru çekerken oradaki enerjiyi yakaladığınızı ve üzerinizde yukarı doğru çektiğinizi hayal edin. Bu içinizden akan psişik/hayat enerjisinin doğal yoludur. Pratik yaparak bu enerjinin her tarafınızda titreştiğini ve dalgalandığını gerçekten hissedeceksiniz. Kelimenin tam anlamıyla sizi bir pil gibi şarj edecektir.

Çakra uyarımı 

Çakralar, enerjinin dönüştürülme merkezleridir. Her çakra, gezegenin ham yaşam enerjisini değişik türde bir enerjiye çevirir. Zihinsel ellerinizle bu enerjiyi bedeninizden yukarı doğru çekerken her bir çakrada durun ve zihinsel ellerinizi onu açtığını hissedin. Enerjiyi ondan bir diğerine ve bu şekilde aktarın. Bunu birkaç defa devam ettirin. İlk başta hiçbir şey hissetmeyebilirsiniz ama devam eden pratiklerle derinizin altındaki nabız atışını ve çırpınmayı hissedeceksiniz.

Stop konrolü 

Bu egzersizler süresince herhangi bir gerginleşmeye karşı kaslarınızı kontrol edin ve gerektiğinde yeniden rahatlatın. enerjiyi yukarı çekerken kasların otomatik olarak yeniden gerilmesi çok genel bir problemdir. Hatırlayın, tüm bunlar zihinseldir, vücut bu esnada hareketsiz ve relaks vaziyette olmalıdır.

Noktanın yerini değiştirmek 

Bilinç noktasının yerini değiştirmek için kendinizi, kendi önünüzde bir iki ayak mesafe ötede düşünün. Karşınızdaki bir şekil olarak DEĞİL ama kendinizi kendi fiziksel bedeniniz önünde olarak. Bu çok ince bir noktadır ama çabucak alışırsınız. Bu esnada herhangi bir kasınızı germeyin veya zorlamayın. Fiziksel beden size fiziksel olarak yanıt vermek isteyecektir, buna izin vermeyin.

Zihinsel durum 

Yüzey zihniniz bu egzersizler esnasında tamamen meşgul olacağı için bu noktada herhangi bir zihinsel egzersiz gerekmeyecektir. Vücudunuzu çok rahatlamış hissettiğinizde vücudunuz ''ağır'' hissi verecek ve hafif bir transa gireceksiniz. Diğer egzersizleri bırakın ve zihnin gezinmesini kesmek için nefes farkındalığını kullanın.

Nefes farkındalığı 

Nefesinizin içeri girdiğini ve dışarı çıktığını ''hissedin'' Nefes alırken enerjiyi kök çakranızdan kalp çakrasına kadar zihinsel ellerinizle çekin. Not: Eğer bu noktada vücudunuzda titreşimler başlarsa ve henüz daha projeksiyon yapmak istemiyorsanız başınızı hafifçe oynatın ve vücudunuzu sallayarak normal tetikte durma haline getirin.
Bu egzersizler hergün yapılmalıdır. Birkaç dakikanızı ayırarak bu egzersizlerden bazılarını her yerde ve her zaman yapabilirsiniz. zaman içinde bedeninizin kolayca ve hızla size yanıt verdiğini göreceksiniz. Pratik yaparak ''tam rahatlama'' durumuna birkaç dakika içinde gelebilirsiniz. Bu eğitim, tam bilinçli bir AP denemesinde bulunduğunuzda gerekli efor miktarını ve bitkinliği azaltacakttır.


PSİ WHEEL


Telekinezi de olduğu gibi zihninizin boş olması gerekir. Telekineziye göre zihin gücünün bedene yansımasıdır. Nesneleri hareket ettirebilirsiniz ama oturduğunuz yerden veya dokunarak değil.

Teknikler


Psi-wheel için en uygun ortamı bulmaya çalışın konsantrasyonunuzu bozacak şeylerden kaçının.

Ellerinizi kullanın ellerinizi zihninizi kandırmak için bir araçtır üstelik 2 elinizin arasına aldığınız zaman psi-whelli enerji akımından dolayı dönmesi daha da kolaylaşır.

Kağıda sürekli bakmayın, kağıda bakın ama tam olarak değil yani kağıt gözünüzün önünde olsun ama siz başka bir noktaya bakın bir süre sonra kağıdın döndüğünü görürseniz kağıda odaklanabilirsiniz.

Kağıdın direk köşesine bakın kağıdın merkezi yerine köşelerine bakarsanız daha etkili olur ve dönüşünü daha iyi takip edersiniz.

Gözlerinizi kapatıp döndüğünü imajine edin sanki her zaman dönüyormuş gibi dönüşünü gözleriniz kapalı olarak izleyin.

Kendinize güvenin ilk yapışta yapılması zorunlu olan bir şey değildir olmazsa bırakmayın ''yapamıyorum işte ya'' gibi düşüncelerden kaçının olmuyorsa mola verin daha sonra tekrar deneyin.

Kağıda içinizden dön değin ama abartılı bir şekilde değil.

Kağıdı daha önceden döndürmeseniz bile döndürmüşsünüz gibi hareket edin aman be daha öncede döndürdüm şimdide döndürürüm deyip başına oturun. ( İlk deneyişimde yapmıştım herkes yapıyor benim ne farkım var ki yapamayayım dedim tek seferde yaptım )

Sabah kalkınca deneyin sabahları zihniniz daha boş olur böylece aklınız karışmaz psi-wheel için çok iyi bir şeçimdir sabah ama akşam da yapılabilir.

Kağıdın kare olmasına dikkat edin.

Bir öneride benden gelsin.
İnce tabakalı bir cisme kürdan batırın. Kürdan dik dursun fakat hareket ettirebileceğiniz kadar da yumuşak olsun (2-3 sayfalık bir defter olabilir). Tırnağınız kadar bir kağıt parçası koparın. Mümkünse daire şeklinde olsun. Dairenin herhangi bir tarafına kalemde nokta koyun. İster gözünüzü kapatın, ister kapatmayın. Çevrede sizi rahatsız edecek ne varsa yok edin. Ayrıca kafanızın allak bullak olduğu bir zamanda yapmaya kalkışırsanız dikkatiniz dağılır. İster dik oturun, ister bağdaş. İsterseniz sandalyenize uzanın, veya yatağınıza. Kısaca konforunuz 4/4'lük olsun. Kürdanınızı düz bir zeminin üstüne koyun. Dikkat dağıtıcı halıların veya masanın üstüne koyarsanız, dikkat dağıtıcı unsur olabilir. Öyle bir odaklanın ki, kürdan haricinde hiç bir nesne görünmesin, kameralardaki gibi buzlanma yapın. Kürdanı hareket ettirmek dışında bir şey düşünmeyin. Bunu hergün yaptığınızda odaklanmayı öğreneceksiniz. Telekinezi yapmadan önce en önemli unsur dikkatin dağılmaması ve doğru nesneye odaklanabilmektir.

Psi Wheel'de elin duruş şekli böyle olmalıdır.


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder